Ayvalık ve çevresindeki binaların tamamına yakını, belirgin ve ortak mimari özelliklere sahiptir.”Neoklasik” adı verilen bu mimari, süregelen zamana karşın değerini yitirmeyen, çoğunluğun beğenisini kazanmış eski Roma ve Helen yapı izlerini taşıyan bir mimaridir. Yapı malzemesi, sarımsak taşı yani yıllar içinde söndürülüp çukurlarda dinlendirilmeye bırakılmış kireçtir. Eski adıyla Yeniçeri Köyü, günümüzdeki adıyla Küçükköy’de üretilmiş nitelikli tuğla, demir, kurşun, kereste Ayvalık’taki yapıların ayakta kalmasını sağlayan temel malzemelerdir.
100-150 yıllık geçmişiyle Ayvalık evleri, Anıtlar Kurulu tarafından koruma altına alınmıştır. Büyük bölümü tescillenmiş olan neoklasik yapılar, pembe renkli sarımsak taşı ve ahşabın güzel uyumunu taşır. Yapılar genellikle iki ya da üç katlıdır. Zemin kat, işlik görevini görür. Orta katlar daha çok kışlık, üst katlar da yazlık mekânları barındırır. Hepsi, yöresel malzemelerle, yörenin iklimine en uygun biçimde yapılmış sağlıklı yapılardır.
Ayvalık evlerinde genellikle iki giriş kapısı vardır. Bunlardan biri işlik olarak kullanılan bölüme, diğeri ise oturma mekânına açılır. İşlik zaman zaman dükkân olarak da kullanılır. Kapılar, kemerli oluşları ve işçilikleriyle, basit ve sade görünümlü yapılara ihtişam katar. Kapılardaki zarif maden işlemeciliği, kapı tokmaklarındaki zarafetin çeşitliliği, Ayvalık evlerine özgü bir değerdir. Çamlık yöresindeki, 19. yüzyılın hemen başlarında yapılan yazlık evler, köşkler ve villalar ise günümüzün beton binaları arasında haklı güzellikleriyle dimdik durmaktadır.
Tarihi Ayvalık evlerinin zenginliğini ve güzelliğini keşfetmek için labirent benzeri dar Ayvalık sokaklarına dalmak yeterlidir. Bu sokaklar, hem benzersiz mimari özellikleriyle hem de sıcakkanlı, dost canlısı insanıyla, gösterişsiz ama sıcak bir ortam sunar. Sarmaşıklar ve çardaklar altında kurulu sokak kahveleri, çay, kahve gibi geleneksel içeceklerin yanında, adaçayı, koruk suyu, karadut şerbeti gibi yöresel lezzetlerin de tadılabileceği yerlerdir.